Kitap Hakkında:
Londra’nın renkli ve lezzetli semti Portobello’ya eklenen gerilim baharatı
Psikolojik gerilim ve polisiye romanlarıyla tanınan ünlü İngiliz yazar Ruth Rendell, yeni eseri PortobellSokağı’nda’da bir mahallenin karanlık köşelerine bakarken aynı zamanda insanlığın da karanlık noktalarına ışık tutmaya çalışıyor. Roman temel olarak, Londra’nın batısındaki antika dükkanları, sahafları, bitpazarıyla ünlü semti Portobello’da yaşayan Eugene Wren adlı bir sanat galerisi sahibinin öyküsü etrafında şekilleniyor.
Evinin yakınlarında, yolda bir miktar para bulan Eugene Wren, parayı polise teslim etmek yerine başka bir yönteme başvurunca Portobello’nun o kadar da renkli olmayan “karanlık” yüzüyle tanışıyor. Mahallenin o olumlu havası birdenbire silinip, yerini başka bir dünyaya bırakıyor.
Ruth Rendell, çok iyi bildiği ve mükemmel tasvir ettiği bir atmosferde, karakterlerini her türlü sınıfsal ilişki ve çelişki içinde resmederken, okuru da çok hareketli ve eksantrik bir “çarşı”nın içine çekiyor. Portobello Sokağı, küçük bir sürprizin ve günlük yaşamdaki sıradışı bir davranışın nasıl gerilimli bir hal alabileceğini gösteren bir roman. Cinayet, kundaklama ve hırsızlık aksiyonlarını eksik etmemekle birlikte asıl olarak “bağımlılık” üzerine kaleme alınmış, birinci sınıf bir Ruth Rendell eseri.
Kitaptan
Joel dış kapıyı kapadı. Dışarıdaki koridordan gelen ışık, lambrili duvarlarda hafifçe parlayan iki parça oluşturmuştu, yeşilimsi ve kırmızımsı kahverengi. Bundan gayrı, daire kapkaranlıktı. Ella, Joel’in yanındayken daha önce de birkaç kere hissettiği bir şey fark etti, bir korku ürpertisi. “Lütfen biraz ışık yakalım, Joel.”
Yani demek istiyorum ki, kimse bana onun kafadan sakat olduğunu söylememişti. Yani ruhsal bozukluğu olduğunu, demek istedim. Ama öyle. Ve bu da insanı çok korkutuyor, doktor. Belki sizin için değil. Siz alışkınsınız. Ama benim gibiler için, sakatlara bakmak başka bir şeydir. Öyle sakatlarla beraber oldum ki, tekerlekli sandalyeyle dolaşmayı bırakın, yaşadıklarına bile inanmazsınız. Ama bu bambaşka. Korkutucu. Eğer yalnızca tuhaf şeyler söylese, aldırmazdım. Yani, duymazdan gelirdim. Ama konuştuğu biri var. Gerçek biri değil, hayalinde yarattığı ve konuştuğu biri, bazen de bağırıyor.