Kitap Hakkında:
Amos Oz, günlük hayatın yüzeyinin altındakilere bakıyor. Sadece İsrail’i değil, hepimizi anlatan meseller.
“Bu öyküler bizi kalbimizden yakalıyor, tek tek her insanın ince, hassas, ağrılı bir sinirine dokunuyor.”
(Dan Margalit, Israel Today)
Amos Oz’un “öykülerden roman” diye nitelediği Köy Hayatından Sahneler, tarihi yüz yıl öncesine kadar giden hayali İsrail köyü Tel İlan’dan yedi “kayıp” öyküsü anlatıyor: Bu öyküler hem birbirlerinden bağımsız, hem de birlikte seyrek örgülü bir roman oluşturuyorlar. Ya da, deyiş yerindeyse, harflerle bestelenmiş bir sonat... Koda niteliğindeki sekizinci ve sonuncu öykü ise, yıllar önce Azgelişmiş Bölgeler Bürosu tarafından (Tel İlan olup olmadığını hiç bilemeyeceğimiz) bir köye gönderilmiş olan ve kendisini “eczacıyım, öğretmenim, noterim, hakemim, hemşireyim, arşivciyim, çöpçatanım ve arabulucuyum” diye tanıtan kahramanın, köydeki distopik çürümeyi, insanlığın toptan kaybedilişini haykırdığı bir çığlık.
Amos Oz, günlük hayatın yüzeyinin altındakilere bakıyor. Sadece İsrail’i değil, hepimizi anlatan meseller.