"Hepten her şeye yarım" bir köydeyiz. Sahilde bir köy bu, insanları yakın denize, hem de uzak olabildiğine. İhsan Öğretmen’dir bizim asıl anlatıcımız. Yalnız, eksik, duyarlı bir adam. Köye birdenbire, düşer gibi gelen geçmişsiz bir adamın ve köydeki hep eksik kalmış insanların romanıdır "Kıyısız Gemiler". Bu yalnız ve geçmişsiz adama bir isim koyar köy halkı, İhsan Öğretmen evine buyur eder onu, bir oyuna başlarlar birlikte, hepsi unutacaktır geçmişini, onunla bir olup, ona yeni bir hayat biçeceklerdir kendi yarım hayatlarından. Ama oyun da yarım kalır. Geçmişsiz adamın bıraktığı yerden, annesi devralacaktır romanı. İhsan Öğretmen’in ve diğerlerinin hayatına girecektir o da. Değiştiremese de o hayatları, bir rüzgâr gibi esecektir köy sokaklarında. O rüzgârla kendi de savrulacaktır. Ve İhsan Öğretmen’e eşlik edecektir, roman boyu anlatıcı olarak. Günhan Kuşkanat’ın ilk romanı "Kıyısız Gemiler". Ona 2005 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü getiren ilk öykü kitabı "Kış Leylekleri" de Doğan Kitap tarafından yayımlanmıştı. Kuşkanat, tıpkı öykülerinde olduğu gibi duyarlı, duygulu kahramanlar yaratıyor ilk romanında da. Bize anlattığı köyün sessizliğini içimizde hissediyor, kahramanlarımızın çıkmazında sürükleniyoruz. Köyün halkına yaklaşıyor, onlarla aynı dertleri, tasaları çekiyoruz. Hüzünlü bir hatta birkaç öykü anlatıyor bize. Ve biz bu öykülerin sonunu sabırsızlıkla bekliyoruz. Türkçe’yi kullanırken gösterdiği ustalık ile anlattıklarının sıcaklığı arasında edebiyatın sevincini yaşıyoruz bir kez daha. "Kıyısız Gemiler", gerçekten de bir edebiyat sevinci.