İkiilebir
Paylaşım:
İkiilebir
Bu Kitabı Satın Alın

Kitap Künyesi:

Barkod: 9756612126

Sayfa Sayısı: 168

Ebat: 13.5 x19.5 cm

Yayın Tarihi: Ekim 2001

Kategori: Romanlar

Kitap Hakkında:

Reha Çamuroğlu, kurulu düzene eklemlenerek ortodokslaşan, dolayısıyla ideolojiye dönüşen dinin, varoluş dinamiklerinden nasıl uzaklaştığını daha önce yazdığı "Sabah Rüzgârı", "Dönüyordu", "Değişen Koşullarda Alevîlik", "Tarih, Heterodoksi ve Babaîler" adlı kitaplarında telolojik, felsefî ve tarihî bağlamlarda irdeleyip Alevî-Bektaşî düşüncesini, modernitenin yarattığı sorunlara karşı tez olarak savunmuştu. "Son Yeniçeri" ve "İsmail" adlı romanları ise yazarın, yenilgiyle sonuçlanmış bile olsa, bu teorik çözümlemelerini toplumsal düzlemde sorguladığı, yaşanmış, somut tarihsel örneklerdi. "İkiilebir", Reha Çamuroğlu’nun aynı problematiği bu kez anakronik bir yöntemle ve bireysel düzlemde yeniden gündeme getirdiği bir tez roman. Romanın günümüzdeki kahramanı Nevzat Köroğlu, Türkiye’nin yakın geçmişinde etkili olmuş bir kuşağın bireyi. Nevzat Köroğlu, Marksizm-Leninizm’i inanç düzeyinde algılayan, bu yüzden de inançlarının gerçekleşmesine bir engel olarak gördüğü kurulu düzeni yıkmak uğruna, geçmişinde silahlı mücadele içine girmiş biri. Tıpkı yüzyıllar önce gerçek anlamda özgür varoluşun ancak kılıçla ve savaşarak sağlanacağını savunan ve bu uğurda ölümün Gök Tanrı’ya ulaşmak olduğunu savunan Moğol savaşçı Börü (Kurt) Bahadır gibi. Ancak, hem Nevzat Köroğlu hem de Börü Bahadır, gün gelir, kendilerini biçimlendiren dogmaları sorgulamaktan kaçınmaz. Bu, aynı zamanda insanın kendisini merkez alarak kendisiyle ve bir bütün olarak hayatla yüzleşmesidir. Geri dönüşü mümkün olmayan bu sürecin kritik sorunu, insanı fizyolojik bir varlık, basit bir araç olmaktan çıkartan, üstelik ölüm pahasına savunulan inancın reddini de içermesidir. "İkiilebir"de iki farklı inanç türü çıkar karşımıza. İlki, kendilerini farklı sözlerle ifade etseler de, Nevzat Köroğlu ve Börü Bahadır’ın pragmatik gerçekçiliğinden kaynaklanır. "Zora karşı zor"un savunulduğu koşullarda somut durumun analizi için bir araç olan bilgi, dogmalaşmaktan kurtulamaz. İkincisi ise gerçekliğe karşı "doğru"yu savunan Barak Baba tarafından dile getirilir. Buna göre, temelinde insanın yer aldığı varoluşun kendisi tek ve bir bütündür. Güçlünün güçsüz üzerine kurduğu zora dayalı egemenlik, insanın özünden uzaklaşması anlamına gelir ve varoluşa aykırıdır. Bütünlüğü yeniden kurmanın yolu ise tek başına "zor" olamaz. Öncelikli olarak insanın doğruyu yeniden görmesi, hırslarından arınıp içindeki şiddet duygusunu yenmesi, kendi özüne dönmesi gerekir. "İkiilebir"de bu tezin olabilirliği, Haydarî dervişi Barak (Köpek) Baba, onu ve dervişlerini korumakla görevli birliğin komutanı Börü (Kurt) Bahadır ve günümüzden bir karakter olan Nevzat Köroğlu’nun yaşadığı durumlarda sınanır. Reha Çamuroğlu’nun bu roman için yarattığı kahraman, Nevzat Köroğlu, insanın özünde var olan özgürlük, eşitlik ve adalet düşüncesinden yola çıkarak, Türkiye’nin yakın geçmişinde büyük rol oynayan bir kuşağın simgesidir. En önemli kusuru ise bilinç ile inancı karıştırmış olmasıdır. Farsça "yeni doğmuş çocuk" anlamına gelen Nevzat’ın (nev-zâd) soyadı, öğrendiklerine (ideolojiye) körü körüne sadakat gösterdiği için, Köroğlu’dur (körün oğlu). Aktif bir tarih yapıcı figür olarak geçmişinde tarihsizliği seçen Nevzat Köroğlu, benzerleriyle birlikte uğradığı yenilgiden sonra kendisini derin bir boşlukta bulur. Bu boşluğu artık ne ideolojiler ne de yalın haliyle din doldurabilir. Bir heterodoks İslam tarikatına girip çile doldurmaya başlayarak "özünü arayan" Nevzat Köroğlu, sonuçta intiharı seçer. Ölmeye yattığında çıktığı düşsel yolculuk sırasında, tarihsel köklerine geri döner. "İkiilebir"de Nevzat Köroğlu’nun XIII. yüzyıldaki izdüşümü Börü Bahadır adındaki bir Moğol savaşçıdır. Börü Bahadır, yüzlerce yıl boyunca Asya ve Avrupa’ya düzenlediği akınlarla, yasalara dayalı yerleşik düzeni (uygarlık), kişinin, dolayısıyla da toplumun yozlaşmasının nedeni olarak gören bir zihniyetin simgesidir. İslamiyet'i kabul eden hükümdarı, onu, on kişilik bir grup savaşçıyla birlikte, Haydarî dervişi Barak (Köpek) Baba ve dervişlerini korumakla görevlendirir. Barak Baba ve müritleri, savaşın ve şiddetin yıkıcı özüne karşı akıl ve gönül birliğine dayalı inancın her tür kötülüğü yeneceğini savunurlar. Barak Baba ve müritlerinin, yıllar boyu, Ortadoğu’dan Kafkaslar’a, Anadolu’nun içlerinden İran’a inançlarını yaymak için yürüttükleri çalışmalara tanıklık eden Börü Bahadır, zoru mutlaklaştıran zihin dünyasında zaman zaman altüst oluşlar yaşar. Barak Baba’nın herhangi bir etkisi olmaksızın, savaşçılığının ayrılmaz bir parçası olan inançlarının yanlışlara nasıl kapı araladığına da tanıklık eder. Börü Bahadır’ın kaderi ile çıktığı düşsel yolculukta onun yaşadıklarına eşlik eden, kafasındaki soruları sürekli Barak Baba’yla tartışarak cevap arayan Nevzat Köroğlu’nun kaderi, bu anlamda ortaktır. Sonuçta, gerçeğin karşısında Barak Baba da yenilir; her tür aşağılanmayı yaşar ve kazığa geçirilerek öldürülür. "İkiilebir"de Haydarî şeyhi Barak Baba, sürekli olarak, fedakârlık, ortaklaşacılık, yardımseverlik, eşitlikçilik gibi, insanın özünde var olduğu halde zamanla yitirdiği değerleri vurgular. Sonucunu bile bile ayağıyla ölüme gitmesi ise, büyüklük duygusundan değil, doğru bildiğini yapmasıdır sadece.

Kitap Hakkında:

Reha Çamuroğlu, kurulu düzene eklemlenerek ortodokslaşan, dolayısıyla ideolojiye dönüşen dinin, varoluş dinamiklerinden nasıl uzaklaştığını daha önce yazdığı "Sabah Rüzgârı", "Dönüyordu", "Değişen Koşullarda Alevîlik", "Tarih, Heterodoksi ve Babaîler" adlı kitaplarında telolojik, felsefî ve tarihî bağlamlarda irdeleyip Alevî-Bektaşî düşüncesini, modernitenin yarattığı sorunlara karşı tez olarak savunmuştu. "Son Yeniçeri" ve "İsmail" adlı romanları ise yazarın, yenilgiyle sonuçlanmış bile olsa, bu teorik çözümlemelerini toplumsal düzlemde sorguladığı, yaşanmış, somut tarihsel örneklerdi. "İkiilebir", Reha Çamuroğlu’nun aynı problematiği bu kez anakronik bir yöntemle ve bireysel düzlemde yeniden gündeme getirdiği bir tez roman. Romanın günümüzdeki kahramanı Nevzat Köroğlu, Türkiye’nin yakın geçmişinde etkili olmuş bir kuşağın bireyi. Nevzat Köroğlu, Marksizm-Leninizm’i inanç düzeyinde algılayan, bu yüzden de inançlarının gerçekleşmesine bir engel olarak gördüğü kurulu düzeni yıkmak uğruna, geçmişinde silahlı mücadele içine girmiş biri. Tıpkı yüzyıllar önce gerçek anlamda özgür varoluşun ancak kılıçla ve savaşarak sağlanacağını savunan ve bu uğurda ölümün Gök Tanrı’ya ulaşmak olduğunu savunan Moğol savaşçı Börü (Kurt) Bahadır gibi. Ancak, hem Nevzat Köroğlu hem de Börü Bahadır, gün gelir, kendilerini biçimlendiren dogmaları sorgulamaktan kaçınmaz. Bu, aynı zamanda insanın kendisini merkez alarak kendisiyle ve bir bütün olarak hayatla yüzleşmesidir. Geri dönüşü mümkün olmayan bu sürecin kritik sorunu, insanı fizyolojik bir varlık, basit bir araç olmaktan çıkartan, üstelik ölüm pahasına savunulan inancın reddini de içermesidir. "İkiilebir"de iki farklı inanç türü çıkar karşımıza. İlki, kendilerini farklı sözlerle ifade etseler de, Nevzat Köroğlu ve Börü Bahadır’ın pragmatik gerçekçiliğinden kaynaklanır. "Zora karşı zor"un savunulduğu koşullarda somut durumun analizi için bir araç olan bilgi, dogmalaşmaktan kurtulamaz. İkincisi ise gerçekliğe karşı "doğru"yu savunan Barak Baba tarafından dile getirilir. Buna göre, temelinde insanın yer aldığı varoluşun kendisi tek ve bir bütündür. Güçlünün güçsüz üzerine kurduğu zora dayalı egemenlik, insanın özünden uzaklaşması anlamına gelir ve varoluşa aykırıdır. Bütünlüğü yeniden kurmanın yolu ise tek başına "zor" olamaz. Öncelikli olarak insanın doğruyu yeniden görmesi, hırslarından arınıp içindeki şiddet duygusunu yenmesi, kendi özüne dönmesi gerekir. "İkiilebir"de bu tezin olabilirliği, Haydarî dervişi Barak (Köpek) Baba, onu ve dervişlerini korumakla görevli birliğin komutanı Börü (Kurt) Bahadır ve günümüzden bir karakter olan Nevzat Köroğlu’nun yaşadığı durumlarda sınanır. Reha Çamuroğlu’nun bu roman için yarattığı kahraman, Nevzat Köroğlu, insanın özünde var olan özgürlük, eşitlik ve adalet düşüncesinden yola çıkarak, Türkiye’nin yakın geçmişinde büyük rol oynayan bir kuşağın simgesidir. En önemli kusuru ise bilinç ile inancı karıştırmış olmasıdır. Farsça "yeni doğmuş çocuk" anlamına gelen Nevzat’ın (nev-zâd) soyadı, öğrendiklerine (ideolojiye) körü körüne sadakat gösterdiği için, Köroğlu’dur (körün oğlu). Aktif bir tarih yapıcı figür olarak geçmişinde tarihsizliği seçen Nevzat Köroğlu, benzerleriyle birlikte uğradığı yenilgiden sonra kendisini derin bir boşlukta bulur. Bu boşluğu artık ne ideolojiler ne de yalın haliyle din doldurabilir. Bir heterodoks İslam tarikatına girip çile doldurmaya başlayarak "özünü arayan" Nevzat Köroğlu, sonuçta intiharı seçer. Ölmeye yattığında çıktığı düşsel yolculuk sırasında, tarihsel köklerine geri döner. "İkiilebir"de Nevzat Köroğlu’nun XIII. yüzyıldaki izdüşümü Börü Bahadır adındaki bir Moğol savaşçıdır. Börü Bahadır, yüzlerce yıl boyunca Asya ve Avrupa’ya düzenlediği akınlarla, yasalara dayalı yerleşik düzeni (uygarlık), kişinin, dolayısıyla da toplumun yozlaşmasının nedeni olarak gören bir zihniyetin simgesidir. İslamiyet'i kabul eden hükümdarı, onu, on kişilik bir grup savaşçıyla birlikte, Haydarî dervişi Barak (Köpek) Baba ve dervişlerini korumakla görevlendirir. Barak Baba ve müritleri, savaşın ve şiddetin yıkıcı özüne karşı akıl ve gönül birliğine dayalı inancın her tür kötülüğü yeneceğini savunurlar. Barak Baba ve müritlerinin, yıllar boyu, Ortadoğu’dan Kafkaslar’a, Anadolu’nun içlerinden İran’a inançlarını yaymak için yürüttükleri çalışmalara tanıklık eden Börü Bahadır, zoru mutlaklaştıran zihin dünyasında zaman zaman altüst oluşlar yaşar. Barak Baba’nın herhangi bir etkisi olmaksızın, savaşçılığının ayrılmaz bir parçası olan inançlarının yanlışlara nasıl kapı araladığına da tanıklık eder. Börü Bahadır’ın kaderi ile çıktığı düşsel yolculukta onun yaşadıklarına eşlik eden, kafasındaki soruları sürekli Barak Baba’yla tartışarak cevap arayan Nevzat Köroğlu’nun kaderi, bu anlamda ortaktır. Sonuçta, gerçeğin karşısında Barak Baba da yenilir; her tür aşağılanmayı yaşar ve kazığa geçirilerek öldürülür. "İkiilebir"de Haydarî şeyhi Barak Baba, sürekli olarak, fedakârlık, ortaklaşacılık, yardımseverlik, eşitlikçilik gibi, insanın özünde var olduğu halde zamanla yitirdiği değerleri vurgular. Sonucunu bile bile ayağıyla ölüme gitmesi ise, büyüklük duygusundan değil, doğru bildiğini yapmasıdır sadece.

Yazar Hakkında:

İstanbul’da memur bir anne ve muhasebeci bir babanın oğlu olarak 20 ağustos 1958’de doğan Reha Çamuroğlu, ilköğrenimini Ankara’da, ortaöğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra 1986’da Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. "Kara", "Efendisiz", "Cem" ve "Nefes" dergilerinde yazı işleri müdürlüğü, ansiklopedilerde tarih yazarlığı yaptı. Erhan Çam, Osman Konur, Melih Tezgör, Ali Kürek, Kemal Demir, Suat Alaca imzalarını da kullanmış olan Reha Çamuroğlu’nun ilk yazısı 1986’da "Kara" dergisinde yayımlandı. "Cem", "Efendisiz" ve "Defter" dergilerindeki yazılarıyla tanındı. Öğrencilik yıllarında özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nda "merkez-periferi ilişkileri"yle, bu ilişkilerin ve özellikle de merkez-periferi arasındaki gerilimin ekonomik, sosyal, politik yönleri, dayandığı zihinsel yapı farklılıkları ve bunları yeniden üretişi, ilgilendiği başlıca konulardı. Bu ilgi Çamuroğlu’nu zihniyet tarihi ve özel olarak da "İslam heterodoksisi" üzerinde yoğunlaşmaya yöneltti. 1998’de Açık Radyo’da "Ziggurat" adlı programı hazırlayıp sunan Çamuroğlu İstanbul’da editörlük yapıyor. Yazarın Sayfası Yazarın Sayfası

Doğan Kitap Tarafından Yayımlanan Diğer Eserleri:

  • Doğan Holding
  • Doğan Kitap
Doğan Yayınları Copyright © 2022 | Tasarım ve Uygulama: Carbon Interaktif