Kitap Hakkında:
Yıl 1949: Dolunay, kasabanın ileri gelenlerinden birinin oğlu. Evli ve bir oğlu var. Har vurup harman savurarak babasından kalan mirası bir anlamda reddediyor. Onun umutsuz aşkı Josephine, artık başka denizlere gitmek isteyen bir denizkızı. Dolunay Josephine’e duyduğu aşkın bedelini canıyla ödeyecek.
Yıl 1969: Yarımay idealist bir öğretmen. Çalıkuşu’nu okuyup Zeyniler köyünün izini aramak için Hollanda’dan kalkıp Bursa’nın bir dağ köyüne gelen stajyer öğretmene âşık oluyor. Ama onun aşkı mehtap gibidir: bir yanı karanlık, bir yanı aydınlık; bir yanda çok sevdiği karısı, diğer yanda kendisine yeni ufuklar açan stajyer öğretmen.
Yıl 1999: Yeniay, âşık olduğu kıza bir türlü açılamaz. Dedesinden ve babasından miras kalan aşk acılarından beslenir. Genç Werther gibi acı çeker. Ama geçmişte yaşanan trajik aşkların anılarına da mahkûm olmak istemez.
Yıllar değişse de, mekânlar değişse de, kahramanlar değişse de aşk acısı değişmiyor.
Dolunayda Josephine’e, “Sana dokunamayacak olduktan sonra yaşamak neye yarar?” diye soran dedenin; yarımayda hayatının rotasını çizen ve “Ben ateşlerde yürüyorum, onlar Ay’a ayak basıyor” diyen babanın; “Ama ben başaracağım... gönlümün bir yarısı karanlık kalsa da, kalbime bir hançer saplansa da...” diyen torunun hikâyesi “Ay Aşkları”...
Kemal Selçuk, “Aşk cesaret demek!” diyor.
Giden kadınların, gidemeyen erkeklerin romanı “Ay Aşkları”.