Pikapta "Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine" çalıyor. Eski günleri yaşayan bir mahallenin tüm renkleri kaplıyor kitabın sayfalarını. Siyah beyaz Türk filmlerinin karakter oyuncuları gelip kuruluyorlar öykülerin kıyısına bucağına. Hüzün hep var satırlarda. Taş plakta bir tango, sahillerde rüzgâr yerine esen arabesk şarkılar, yalnız odaları kaplayan senfoniler duyuluyor sayfaları çevirdikçe. Güvercin olup uçmayı hayal eden kadın kahramanlar, dikiş makinesinin gürültüsüne tutsak genç kızlar, bütün resimlerini yakan ressamlar, balık kokulu erkekler, penceresindeki küpeçiçeklerini sulayan beyler, leylak rengi geceliğiyle balkon keyfi yapan hanımlar... Kahramanlar geçmişin, geçmişe özlemin sesini taşıyorlar bugüne... Kavuşamayan âşıklar, bir odanın kapıları ardında kilitli kalmış sırlar, cinayetler.... Hayata dair her şey var Jale Sancak’ın öykülerinde. "Üç Aşk", yazarın ilk üç öykü kitabını bir araya getiriyor: "Bu Gece Pera’da" (1989), "Aynadaki Yüzler" (1991), "Bahçedeki Tuhaf Adam" (1993). Toplam 32 öykünün yer aldığı kitapta şiirsel bir dil hâkim, hatta bazen şiirsellik sadece sözcüklerle ve onların dizimiyle sınırlı kalmıyor, biçime de taşıyor. Kent yaşamının, geçmişte kalan değerlerin, İstanbul’un kültür mozaiğinin, ama hepsinden çok duyguların ve hüznün öne çıktığı öyküler bunlar; herkesin kendini yakın hissedebileceği öyküler.