Kitap Hakkında:
Tanrı vergisi mi, yoksa Tanrı'nın laneti mi? XX. yüzyıl başında, Rusya'daki köyünde Küçük Nathan, başkalarının zihninden geçenleri kitap gibi okumaktadır. Anneciği, sevgili oğlu biraz "adam olsun", dayısı "Kâhin" Benjamin'in başına geldiği gibi bir Kazak tarafından doğranmaktan kurtulsun diye, onu alelacele Viyana'daki Sigmund Dayı'sına gönderir; ne var ki bu kez psikanalist koltuğuna Sigmund Dayı değil, üstün yetenekli "hastası" oturacaktır. Artık ergenlik çağına gelmiş Nathan dermanı Viyana'da bulamayacaktır, ama hiç değilse, tek başına giriştiği tuhaf "perdah çekme" seanslarının ardından Freudların hizmetçisiyle hiç hesapta olmayan ilk cinsellik deneyimini yaşayacaktır. Dâhi Nathan, verem aşısını bulmakla bile Yiddiş anasına yaranamaz, onun hülyasını gerçekleştiremez, ama Berlin kabarelerinden birinin sahnesinde, Hitler denen, bıyıklı ve tikli bir ödlekle giriştiği zihin güreşinden galip çıkarak bol alkış toplar. Zıvanadan çıkan Nathan, düşman Rusya'dan sancılı Filistin'e, yüzyılın Yahudi vicdanını, müstehcene kaçan bir hafiflik, coşkulu, sınırsız bir mizahla arşınlayarak türün tüm klişelerini yıkıyor. Kısacası, kasveti müthiş bir kahkahaya dönüştürüyor.