Barkod: 9786050913859
Sayfa Sayısı: 240
Ebat: 11.5 x 19 cm
Yayın Tarihi: Mart 2013
Kategori: Araştırma - İnceleme
Orijinal Dili: Türkçe
Seslendiren: Muhammer Arabacı
Süre: 5 saat 21 dakika
“Vakti az olanlara! Hayatımızı değiştirenlerin hayatları Şipşak dizisinde” Doğan Kitap, okurlarını yeni bir diziyle tanıştırıyor. Verdikleri eserler, yaptıkları bilimsel çalışmalar ve düşünceleriyle dünyamızı değiştiren kişiliklerin hayatlarını bir kitapta öğrenmek mümkün artık. “Şipşak” dizisi kültürel hayatımızın vazgeçilmez ikonlarını haline gelen isimlerin eserlerini ve düşüncelerini “hap yutar” gibi içinize sindirebileceğiniz kitaplardan oluşuyor. Yoğun bir hayatın içinde merak ettiklerimize ulaşmak için illa da internete mi başvuracağız? Hem kitap okuma zevkini yaşayıp hem de ilginç insanların hayatlarına tanıklık etmek mümkün olmalı dedik ve başladık. İşte ilk iki kitap: Şipşak Kafka ve Şipşak Freud. Şipşak Freud “Sizi bağrına basan kitlelerin beni sevmesini bekleyemem. Ben onları ne mutlu ettim, ne avuttum ne de yücelttim. Amacım da bu değildi zaten, ben sadece araştırmak, cevap aramak, gerçeği, bir nebze de olsa, keşfetmek istedim. Bu, bazılarının canını yakmış, bazılarını da mutlu etmiş olabilir, ancak her iki durum da benim suçum olmadığı gibi bana bir yarar da sağlamaz” diyor Sigmund Freud’un Romain Rolland’a 1926’da yazdığı mektupta. Gerçekten de Freud, kitleler tarafından sevilmeyi beklemeden, bilme tutkusuyla çalışmalarını yürüttü. Öğrenmeye o kadar meraklıydı ki kokainin etkilerini araştırmak için kokain kullanmaktan çekinmedi. Bazıları onu çok yüceltti, bazıları küçümsedi. Ama bilim tarihinin en fazla tartışılan isimlerinden biri oldu. İşte bu kitap, Freud’un yaptığı büyük araştırmaları, yazdığı olağanüstü makaleleri ve en bilinen vakalarını bir araya getirerek okura genel bir bakış kazandırmayı amaçlıyor. Ekler bölümünde ise bilimsel çalışmaları dışındaki kimliği (tütün ve seyahat tutkusu, antika ve arkeoloji merakı, yazdığı şaheser niteliğinde mektuplar, misafirperverliği) anlatılıyor. Kitaptan: Sigmund Freud kılık kıyafetine çok önem verirdi. Bir defasında dağlık bir bölgeye yaptığı gezide yorulduğu sırada, normalde sıkı sıkıya bağlı olduğu ve utana sıkıla çiğnediği kılık kıyafet yasalarının bir bölümünü delmek zorunda kalmış, bunu kayda değer bir olay olarak gören oğlu da durumu şu şekilde aktarmıştı: “Kravatını gevşetti, yaka düğmesini açtı. Ceketini çıkaracak kadar ileri gitmedi.” Freud’un, kendi cinselliği söz konusu olduğunda geleneksel bir tutum sergilediği de söylenebilir. Meslektaşlarından birine yazdığı mektupta şu satırlar gözümüze çarpar: “Cinsel özgürlüğü sonuna kadar yaşayamasam da son derece özgür bir cinsel yaşamı savunuyorum.” Düşünce dünyasında ise ne geleneklere ne de gelenekçiliğe yer vardı. Okurlarına ve kendisiyle konuşanlara adeta meydan okurdu: Karşısında oturan bir Amerikalıya New York Limanı’ndaki özgürlük heykelinin yerine bir maymun heykeli dikilmesini, heykelin eline de bir Kutsal Kitap tutuşturulmasını önermişti. Katıldığı konferanslardan birinde tanıştığı bir psikolog, kendisinden, geçirdiği ağır nevroz nedeniyle çalışamaz hale gelen hastasını tedavi etmesini istemişti. Hastalığın nedeninin babasına karşı duyduğu aşırı bağımlılık olduğunu gören Freud, şaşkınlık içindeki meslektaşına “babayı öldürmesini” tavsiye etmişti.
“Vakti az olanlara! Hayatımızı değiştirenlerin hayatları Şipşak dizisinde” Doğan Kitap, okurlarını yeni bir diziyle tanıştırıyor. Verdikleri eserler, yaptıkları bilimsel çalışmalar ve düşünceleriyle dünyamızı değiştiren kişiliklerin hayatlarını bir kitapta öğrenmek mümkün artık. “Şipşak” dizisi kültürel hayatımızın vazgeçilmez ikonlarını haline gelen isimlerin eserlerini ve düşüncelerini “hap yutar” gibi içinize sindirebileceğiniz kitaplardan oluşuyor. Yoğun bir hayatın içinde merak ettiklerimize ulaşmak için illa da internete mi başvuracağız? Hem kitap okuma zevkini yaşayıp hem de ilginç insanların hayatlarına tanıklık etmek mümkün olmalı dedik ve başladık. İşte ilk iki kitap: Şipşak Kafka ve Şipşak Freud. Şipşak Freud “Sizi bağrına basan kitlelerin beni sevmesini bekleyemem. Ben onları ne mutlu ettim, ne avuttum ne de yücelttim. Amacım da bu değildi zaten, ben sadece araştırmak, cevap aramak, gerçeği, bir nebze de olsa, keşfetmek istedim. Bu, bazılarının canını yakmış, bazılarını da mutlu etmiş olabilir, ancak her iki durum da benim suçum olmadığı gibi bana bir yarar da sağlamaz” diyor Sigmund Freud’un Romain Rolland’a 1926’da yazdığı mektupta. Gerçekten de Freud, kitleler tarafından sevilmeyi beklemeden, bilme tutkusuyla çalışmalarını yürüttü. Öğrenmeye o kadar meraklıydı ki kokainin etkilerini araştırmak için kokain kullanmaktan çekinmedi. Bazıları onu çok yüceltti, bazıları küçümsedi. Ama bilim tarihinin en fazla tartışılan isimlerinden biri oldu. İşte bu kitap, Freud’un yaptığı büyük araştırmaları, yazdığı olağanüstü makaleleri ve en bilinen vakalarını bir araya getirerek okura genel bir bakış kazandırmayı amaçlıyor. Ekler bölümünde ise bilimsel çalışmaları dışındaki kimliği (tütün ve seyahat tutkusu, antika ve arkeoloji merakı, yazdığı şaheser niteliğinde mektuplar, misafirperverliği) anlatılıyor. Kitaptan: Sigmund Freud kılık kıyafetine çok önem verirdi. Bir defasında dağlık bir bölgeye yaptığı gezide yorulduğu sırada, normalde sıkı sıkıya bağlı olduğu ve utana sıkıla çiğnediği kılık kıyafet yasalarının bir bölümünü delmek zorunda kalmış, bunu kayda değer bir olay olarak gören oğlu da durumu şu şekilde aktarmıştı: “Kravatını gevşetti, yaka düğmesini açtı. Ceketini çıkaracak kadar ileri gitmedi.” Freud’un, kendi cinselliği söz konusu olduğunda geleneksel bir tutum sergilediği de söylenebilir. Meslektaşlarından birine yazdığı mektupta şu satırlar gözümüze çarpar: “Cinsel özgürlüğü sonuna kadar yaşayamasam da son derece özgür bir cinsel yaşamı savunuyorum.” Düşünce dünyasında ise ne geleneklere ne de gelenekçiliğe yer vardı. Okurlarına ve kendisiyle konuşanlara adeta meydan okurdu: Karşısında oturan bir Amerikalıya New York Limanı’ndaki özgürlük heykelinin yerine bir maymun heykeli dikilmesini, heykelin eline de bir Kutsal Kitap tutuşturulmasını önermişti. Katıldığı konferanslardan birinde tanıştığı bir psikolog, kendisinden, geçirdiği ağır nevroz nedeniyle çalışamaz hale gelen hastasını tedavi etmesini istemişti. Hastalığın nedeninin babasına karşı duyduğu aşırı bağımlılık olduğunu gören Freud, şaşkınlık içindeki meslektaşına “babayı öldürmesini” tavsiye etmişti.