Kitap Hakkında:
Latin Amerika edebiyatını yenileyen öyküler…
Hem Meksika edebiyatının hem de bütün İspanyolca edebiyatın temel taşlarından biri olarak kabul edilen Juan Rulfo’nun bütün öyküleri, Ova Alev Alev adıyla ve Süleyman Doğru’nun İspanyolca aslından yaptığı çeviriyle çıkıyor.
Yazar, senarist, fotoğrafçı Rulfo’nun Ova Alev Alev kitabını oluşturan 17 öyküdeki anlatım tarzı, pek çok eleştirmen tarafından Meksika’nın kırsal yaşamını yeni bir yolla anlattığı, bir anlamda yeniden keşfettiği için “devrimci” olarak niteleniyor.
Latin edebyatının ünlü ismi Rulfo, Ova Alev Alev’de ağırlıklı olarak 1910-1920 yılları arasında gerçekleşen Meksika Devrimi ile ardından gelen Cristero Savaşı (1926-1929) sırasında geçen olayları ele alıyor. Konular, Meksika Devrimi sonrası toprak dağıtımındaki aksaklıklardan Cristero Savaşı sırasında Büyük Ova’da terör estiren haydut çetelerine, zekâ geriliği olan yaşı belirsiz bir çocuğun tek bir paragraf halinde kendi kendine konuştuğu “Macario” öyküsündeki gibi iç monologdan üçüncü kişi anlatımına kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Özellikle doğa tasvirlerinde “doğayı anlatmayan, resmini çizen ilk Meksikalı yazar” nitelemesini haklı çıkaracak, bir yanıyla da Rulfo’nun fotoğrafçılığının göstergesi sayılabilecek çok sayıda örnek verilebilir.
Yazarın tek romanı Pedro Páramo da yine Süleyman Doğru’nun İspanyolca aslından yaptığı çeviriyle Ocak 2012’de Doğan Kitap tarafından yayımlanmıştı.
Yorumlar
Yazdıkları 300 sayfayı bulmuyor ama, Sophokles’in yazdıkları kadar kalıcı. Gabriel Garcia Marquez
Kitaptan
“Söyle de beni öldürmesinler, Justino! Hadi, git bunu onlara söyle. Tanrı aşkına. Böyle söyle onlara. Tanrı aşkı için bunu yapsınlar.”
“Yapamam. Orada seninle ilgili hiçbir şey duymak istemeyen bir çavuş var.”
“Seni dinlemesini sağla. Bütün hünerini kullan ve eğer amaçları beni korkutmaksa bunu fazlasıyla başardıklarını anlat onlara. Bunu Tanrı aşkı için yapmasını söyle ona.”
“Mevzu korkutmak falan değil. Görünüşe bakılırsa seni gerçekten öldürecekler. Ve ben artık oraya dönmek istemiyorum.”
“Bir kere daha git. Sadece bir kere, belki bir işe yarar.”
“Hayır. Canım, gitmek istemiyor. Zira eğer bunu yaparsam senin oğlun olduğumu anlayacaklar. Eğer sürekli onlarla takılırsam, en sonunda kim olduğumu öğrenecekler ve beni de kurşuna dizmeye kalkacaklar. En iyisi her şeyi oluruna bırakmak.”
“Hadi, Justino. Bana birazcık merhamet etmelerini söyle onlara. Bunu söyle yeter.”
Justino dişlerini sıktı ve kafasını sallayarak şöyle dedi:
“Hayır.”
Ve daha uzun bir süre kafasını sallamayı sürdürdü.
“Söyle de beni Öldürmesinler!” öyküsünden