Kitap Hakkında:
Roman yaşlı bir adamın portresiyle açılır. Bu adam, kendisine ömür boyu sadakatle bağlandığı karısı Juliette'in ölümünden sonra yeniden hayata dönemeyeceğini hissetmektedir. Çünkü kendisine her zaman en iyi olduğunu hissettiren yaşam şahidi yanında değildir. Bu yüzden de artık hayata ilişkin bütün inançlarını yitirmiş, adeta yaşam arzusunu yitirmiştir. Bir gün arkadaşlarının tanıştırdığı bir kadını öptüğünde, bunun ''geçmiş zamanlardan'' geldiğini düşünür. Yaşamı asla dolduramayacak olan gazeteler, dergiler, onda ''acı ve terk edilmişlik tadı'' uyandırmaktadır.
Ama belki de bu adamın esas acısını çektiği, Juliette'le yapmış olduğu hayalî anlaşmanın sona erişidir. Gerçekten de karısı, onun kendisine anlattığı anılar sayesinde, kendisini Judith'le özdeşleştirmeyi kabul etmiştir. Judith ise, onun gençlik aşkıdır. Roman böylelikle bir saplantının, bir noktaya sabitlenmiş bir duygu yükünün açığa çıkarılması görevini yüklenir. İşte yazar acı veren bir çeşit soğuklukla, Fransa'nın Alman işgali altında bulunduğu o ''kızıl ve kara yıllar"da tanıdığı Yahudi genç kızını anlatır. Bu karanlık yılları anlatmak için yazar, o sessizliği hatırlatır hep. Bu Paris sessizliğinde metronun sesi, ''sanki ölmeyi reddeden bu şehirde insanlara güvence veren tek şeydir.''
Pierre Hebey, ''kovalanan, izlenen insanların yaşamındaki bu acı ve anlık mutluluklar''ı aynı anda canlı ve gölgeli, berrak ve karmaşık olabilen bir artistik yetenekle yeniden yaratabilmiş.