Gerçek ile sanrının birbirine karıştığı "Mükemmel Cinayetler"in kahramanı Paul de Dardanie’nin hayali, cinayette mükemmeli yakalamaktır. Genç bir komiser adayı olan Dardanie, tuhaf düşlerini sürekli dinlediği Mozart’ın "Reqiuem"iyle ve şarapla besler. Olağanüstü duygusallığı, sevdiği kadının onun terk etmesiyle dönüşüme uğrar. Artık sevdiği herkes için cinayet planları yapan bir katil adayıdır. Onu terk eden kadının öldüğünü sanmaktadır. Kendi adıyla anılan bir cinayetler dizisi yaratmayı düşler. Yaratıcı, zeki ve titiz komiser adayı Dardanie’nin bundan sonraki amacı suç tarihine damgasını vurmaktır. Yegâne sırdaşı, yaptıklarını not ettiği gizli not defteridir. Defterde, Dardanie hakkında her şey vardır; cinayet planları ve işlediği suçların tüm detayları... Gerilim giderek yükselirken roman umulmadık yollara sapar. "Mükemmel Cinayetler"in gerilimli ve mükemmel kurgusunun yanı sıra çok önemli bir özelliği var; yazarı da tıpkı kahramanı gibi bir komiser. Julien Salmon, meslekî deneyimlerini romanını kurgularken kullanmış ve romanı, kahramanının notlarıyla oluşturmuş. Notların içeriğiyse, nevrotik bir hastanın yarattığı, kimi zaman çok gerçekçi, kimi zamansa saçma olarak nitelendirilebilecek olaylarla örülü. İncelikle işlenen kanlı cinayetler bir tür sanatsal zarafet taşıyor. Okuyucuyu sürekli şaşırtan keskin dönüşlerle ivme kazanan "Mükemmel Cinayetler", son satırına dek gizini korumayı başaran bir roman. Julien Salmon’un klasik kurgulardan çok farklı olan bu kitabı yayımlandığında Fransız edebiyat çevrelerinde, anlatımı sınır tanımayan bir kara mizah örneği olarak tanımlanmıştı. Türk okurunun da bu romandan keyif alacağı kesin.