Bir gün gözünüzü bir hastanede açıyorsunuz ve hiçbir şey hatırlamıyorsunuz. Ne ailenizi, ne geçmişinizi, ne de kendinizi… Ama okuduklarınız tamamen aklınızda. Şiirler ezberinizde, şarkılar dilinizde. İşte Umberto Eco’nun son romanında yarattığı ana kahramanın başına gelen de budur. "Kraliçe Loana’nın Gizemli Alevi" antika kitaplarla uğraşan bir entelektüelin sisli dünyasına dalıyor. Oradan çizgi romanlar, oyuncaklar, 30’lu yılların gazeteleri, okul defterleri, plaklar, pullar, dua kitapları çıkıyor. Ve bir adamın belleği yitip giderken, bir ulusun belleği canlanıyor. Kitap, aynı zamanda bu çizgilerden bazılarını da barındırıyor. Yani "Kraliçe Loana’nın Gizemli Alevi" bir çeşit resimli roman. Eco, yaşlılıktan, bellekten, geçmişe özlemden, dinden ve politikadan söz ediyor. Yazarın da kahramanının da geçmişine ait Piemonte’yi avucunun içine alan sis, belleği de avucunun içine alıyor. Saklıyor, gizliyor, koruyor, kurtarıyor… Kısaca, Eco yine yapacağını yapıyor. Olağanüstü bir roman çıkarıyor ortaya… Nesnelerle, yazıyla, bellekle iç içe geçen olağanüstü bir macera sizi bekliyor.