Kitap Hakkında:
Yıl 1916. Trende oynanan bir satranç oyunu sonucunda cepheye giden bir askerle bir makasçı hayattaki rollerini, kimliklerini ve isimlerini değiştiriyorlar. Böyle başlıyor roman.
Dört ayrı zaman diliminde geçen dört ayrı hikâye oluşturuyor bu romanın yapısını. Kimlik takaslarının çevresinde kuruluyor hikâyeler. İkinci Dünya Savaşı’na uzanıyor, oradan da 1998’e kadar varıyor. Birbirinden bağımsız dört ayrı olay... Ama iç içe, gölgesi birbirine vuran olaylar bunlar.
Latin Amerika edebiyatının büyülü gerçekçilik akımından sonra gereksinim duyduğu yeni bir soluk olarak tanımlanabilecek İgnacio Padilla’nın kaleminden çıkan Gölge, kendine mekân olarak, yazarının kökeninin aksine, Meksika’nın o büyülü atmosferini seçmiyor. Orta Avrupa’nın karanlığını, Almanya’nın keskin sınırlarını, Balkanlar’ın karmaşasını tercih ediyor. Çünkü anlatmak istedikleri için o karanlık topraklar daha verimli. Olaylar geniş bir coğrafyada geliştikten sonra, Kudüs’te yargılanıp idam edilen Adolf Eichmann’ın gerçek Eichman olup olmadığına gelip dayanıyor.
Ne fazlalık ne de eksiklik içeren dilini polisiye roman öğeleriyle de zenginleştiren Padilla, gizini son satıra kadar korumayı başaran bu romanda bize kimlik sorunsalını bir kez daha hatırlatıyor. Ve hayatın içinde, her yerde ve her zaman dalaverenin ne kadar yakınımızda olduğunu vurguluyor. Sonuçta, bu iddialı roman ona İspanya’nın en önemli ödüllerinden birini getiriyor: Primavera de Novela Ödülü’nü. Bize de gölgelerin kime ait olduğunu bulmak kalıyor.