Kitap Hakkında:
Márquez ve Llosa:
İyi bir dostluktan kötü bir düşmanlığa uzanan yol
Gabo ile Mario, 60’lı yıllarda ortaya çıkan ve Latin Amerika Edebiyatı’nın dünyaca tanınmasını sağlayan boom hareketinin en önemli temsilcilerinden Gabriel García Márquez Mario Vargas Llosa’nın önce mektuplaşmayla başlayan, daha sonra sıkı bir dostluğa dönüşen ilişkisini konu alıyor.
Márquez ve Llosa tanışmalarından kısa süre sonra birbirlerine büyük bir hayranlık duymaya başlarlar. Öyle ki, birbirlerinin eserlerini göklere çıkarır, birbirlerinden destek alırlar. Bu destek ve karşılıklı alışveriş edebiyatla da sınırlı kalmaz. Ancak bu derin dostluk, gün gelir bilinmeyen bir nedenle bozulur. 1976 yılında birçok Latin Amerikalı sanatçı ve entelektüelin bir film prömiyerinde bir araya geldiği ortamda Márquez, Llosa’ya seslenir, fakat karşılığında bir yumruk yer. Ve Llosa, “Patricia’ya (Llosa’nın eşidir) Barselona’da yaptıklarından sonra ne cüretle beni selamlarsın” diye bağırır Marquez’e. Márquez, Llosa ve Patricia arasında gerçekten ne geçtiği tam olarak bilinmemekle birlikte, iki arkadaş bir daha ne konuşur, ne de görüşürler. Bundan sonra birbirleri hakkında da yalnızca edebi konular üzerinden yorum yaparlar.
Yazarların mizahi bir dille kaleme aldıkları kitapta, şarkılara, futbol takımlarına, filmlere ve kitap isimlerine yapılan göndermeler, adı geçen yazarların Beatles üyelerine benzetilmesi, başka yazarların arkadaşlıklarından örnekler verilmesi eserin okunmasını zevkli ve eğlenceli hale getiriyor. Bunun yanı sıra, dönem edebiyatıyla, toplumbilimsel ve entelektüel bir olgu olan, geçmişle günceli, tarihle miti, gerçekle düşseli iç içe geçiren “boom” hareketiyle ilgili verilen bilgiler de kitaba ayrı bir lezzet katıyor.
Kitaptan:
Boom’un delikanlıları hayatı nasıl kullanacaklarını öğrendiler, ama bunun için çok çalışmaları gerekti. Bu kitapta, 60’lı yıllarda, Latin Amerika’da daha henüz kimse edebiyattan bahsetmezken, bir dizi olayın ve bazı yapıtların yayınlanmasının Batı’nın kültürel panoramasını net bir biçimde nasıl değiştirdiğini göreceğiz; Küba Devrimi’nin zaferine ve Latin Amerikalı aydınların ve birçok Avrupalının coşkulu muzafferlerin arabasına binişine tanıklık edeceğiz; Boom’un, Mario’nun ödülü ve Kolombiyalının büyük yapıtına yönelik unutulmaz okur talebiyle ulaştığı gerçek patlamanın kutlamalarına katılmak için, Gabo’nun, Mario’nun ve José Miguel Oviedo’nun elinden tutup Caracas, Bogota ve Lima sokaklarını arşınlayacağız; Paris’ten Londra’ya, Porto Riko’dan Birleşik Devletler’e, oradan da Barselona’ya seyahat edip bu ülke ve şehirlerin sonu gelmez eğlenceler ve toplantılar, kültürel etkinlikler ve farklı iletişim araçlarındaki röportajlarla dolu yaşamlarına konuk olacağız; bütün o yıllar boyunca gönderilmiş ve bugüne dek hiç yayınlanmamış mektupları okuyacağız; Küba’da, Padilla Olayı’nın yaşandığı döneme kadar gideceğiz; öğrenci ayaklanmalarının en ilginç anlarını ve Rus tanklarının korkusunu yeniden yaşamak için 1968’in Parisi’nde, Meksika Şehri’nde ve Pragı’nda dolaşacağız; en meşhur Katalan lokantalarında dostlarımızın eşliğinde akşam yemekleri yiyecek ve birlikte hayatımızın en güzel Noellerini geçireceğiz; Carlos Barral ve Carmen Balcells’i tanıyacağız, bunlar bizim editörlerimiz ve edebiyat ajanlarımız olacaklar, onların sayesinde çok para kazanacağız; dönemin en güzel dergilerinde yazılarımız çıkacak; güleceğiz, ağlayacağız, ayrıca tartışmalar ve ciddi kavgalar yaşayacağız.