Kitap Hakkında:
“En çok dağlara âşığıdım, ilme âşığıdım, okumaya, kimyaya; periyodik cetvele…bir de spora.”
Anlatılan inanılmaz bir insanın, inanılmaz hayat hikâyesidir:
Sarhoşlar, serseriler, uzayıp giden tren yolları, dikimevi, askeri hastaneler, elektroşoklar, kırılmış bütün içme rekorları…
Sonra bir gün, 40 yaşını aşmışken tövbe ediş…
Atletizmde ve kayakta rekorların peşi sıra koşmak…
Hiç kimsenin katlanamayacağı eziyetlerde arınış…
Yalnızlıklarına kapanmış Çerkez Anne ile “deli” oğlunun hüzünler dolu acıları ve hikâyeler boyu kahkaha…
Şehirleri, kasabaları Doğu’nun ve İç Anadolu’nun…
Sivas, Şarkışla, Erzurum, Sarıkamış, Kayseri…
Bunun düşünü gördüm ben:
Upuzuuunnn bir düzlük. Ayağımda mukavemet kayakları gidiyorum, gidiyorum, gidiyorum... Bir de bakıyorum Ağrı Dağı çıkıyor karşıma... Ağrı Dağı’nın etrafında bir tel örgü... Birkaç kapısı var... Birinden girmek istiyorum, bir nöbetçi asker beliriyor, tüfengi doğrultuyor...
“Yassak!..”
Dağa bakıyorum, en depesinde mermerden üç basamak... Parlıyor, beni çekiyor, canım gidiyor... Öteki gapısından girmek istiyorum, alacalı ayu gibi Kangal itleri... Gıırrrr! Gırrrr! hırlayıp, diş göstertiyorlar.
Öteki gapıdan girecem, ahali toplanmış alay ediyor, “Deli, aleyhi şuna bakın, goca herif utanmadan goşuyor”, yol vermiyorlar...
“Deli, deli…” Yaşadıklarımın aynen düşünü görmüşüm efendi! Aynen!