Kitap Hakkında:
Huzursuz bir şehirde büyümeye dair
renkli ve dokunaklı bir roman
Çağdaş edebiyatın en büyük isimlerinden biri olarak kabul edilen İsrailli ünlü yazar Amos Oz yeni romanı Pusudaki Panter’de, İngiliz işgali altındaki Kudüs’ü ve bir İngiliz askeriyle dostluk kuran on iki yaşındaki bir çocuğun yeraltı savaşçısı olma düşlerini anlatıyor.
Romanın son derece dokunaklı ve renkli hikâyesi, 1947 yılında, İsrail devletinin kurulmasına birkaç ay kala Kudüs’te geçiyor. İşgal altındaki kentte, İngiliz kuvvetleriyle kurulan her türlü ilişkinin ihanet olarak görüldüğü bir ortamda, tüm olumsuzluklara rağmen gelişen benzersiz bir dostluk, romanın ana eksenini oluşturuyor.
İngiliz işgali altında büyümüş olan on iki yaşındaki Profi’nin tek isteği, İngilizlerin, doğup büyüdüğü topraklardan çekilmesidir. Bu amaçla arkadaşlarıyla birlikte İngiliz birliklerini sürekli taciz eder. Böyle bir eylem sırasında Çavuş Dunlop’a yakalanırlar. Dunlop, tutuklamak yerine Profi’yi evine götürüp ailesine teslim eder ve ondan kendisine İbranice öğretmesini ister. Dunlop’un yaklaşımı Profi’yi çok etkiler ve ona İbranice öğretmeyi kabul eder. Bununla birlikte, işgalci bir İngiliz’le yakınlaşmış olmak vicdanını rahatsız etmektedir. Ancak, bir tür savunma mekanizmasıyla kendini kandırma yolunu seçer ve Dunlop’tan askeri bilgiler alabileceğini düşünür. Profi’nin bir İngiliz çavuşla yakınlaştığını fark eden arkadaşları ise, onu hain olarak görüp kendi mahkemelerinde yargılarlar. Dunlop’la yakınlaştıkça ona olan sevgisi artan Profi ile çavuş arasındaki dostluk ise giderek derinleşmektedir.
Pusudaki Panter, 2007 yılında Amerikalı yönetmen Lynn Roth tarafından The Little Traitor adıyla sinemaya uyarlandı. Filmin senaryosu da Lynn Roth ve Amos Oz tarafından kaleme alındı.
Kitaptan
Bir sabah kalktığımızda mutfak penceremizin hemen altındaki duvarda siyah kalın harflerle yazılmış şu sözleri görmüştük: PROFI BOGED ŞAFEL, yani Profi alçak bir haindir. Şafel, yani alçak kelimesi oturup şu satırları yazdığım sırada bile bana garip geliyor. Bir hainin alçak olmaması mümkün müdür? O halde neden Çita Reznik (o olduğunu el yazısından çıkarmıştım) “alçak” kelimesini yazma zahmetine girmişti? Öyle değilse, ihanet hangi koşullar altında alçaklık sayılmaz?
Yorumlar
“Çağdaş edebiyatın en büyük yazarlarından biri.”Times
“Ülkelerin vicdanlarının sesi olarak yazarlara ihtiyacı vardır, ancak çok azı buna sahiptir. İsrail’in Oz’u var.” Washington Post