Kitap Hakkında:
Kışkırtıcı ve sıradışı bir yolculuk...
1970’li yıllar… Samatya’daki bir evde gerçekleşen üç şüpheli ölüm olayı…
Yıl 2011: Ölümlerin üstünü örten kalın sır perdesini tecrit edildiği mekânda hatırlayıp yazarak aralamaya çalışan, 2007 yılında akıl sağlığını yitirdiği düşünülen, cinayete tam teşebbüsten mahkûm bir yazar...
Saplantının ötesine geçen, zaman zaman mikro tarih çalışmasına dönüşen, müthiş bir araştırma ve iz sürme çabası…
“Siz bağırtılı, şarkılı türkülü geveze meydanını boş verin. Samatya işte böyle bir yerdir; kuytu, gölgeli ve ağzı sıkı bir semttir. Böyle olduğundan ben de muhabirin karşılaştığı engellerin benzerlerini aşmaya çalışmış, ancak insanları konuşturamadığımdan çoğu kez istediğim bilgilere ulaşamamış, yıllar öncesine ait sorularıma yanıt vermek yerine yüzüme ürküyle bakan semt sakinlerine derdimi anlatmakta zorlanmıştım. Üstelik o sıralar Samatya, siyasi bir cinayetin matemini ve tedirginliğini yaşıyordu. Kısacası çaresizdim: Engelin yamacında durup gazete haberlerine ve internet arşivlerine yönelip kendimce çözümler üretmekten başka yapacağım bir şey yoktu.”